-isimsiz-

Yılların eskittiği bir kalp var ki bilemezsin
Rahatladığı tek bir yer var ki gidemezsin
Elinde neskafesiyle denize bakar göremezsin
Yanına gidip de “oturabilir miyim?” diyemezsin

Martılar uçuşur göklerde
Hatırlattıkları boş bir anı sadece
Denizin efendisi olmak isterler
Fırtınalar gelince karaya dönerler

-isimsiz-

Köprüler yıkılıyor yaşamla aramda.
Onarmak isteyenler olsa da,
Daha da hızlanıyor yıkımlar.
Üçüncü bir kişiye ihtiyacım yok;
Bana yol gösterecek.
Kendi yolumu kendim bulabilirdim;
Hayat bu kadar acımasız olmasa.
Yaşamayı mı bilmiyorum,
Yoksa hayattan zevk almasını mı?
Anlayamadığım bir şey varsa,
O da hayal dedikleri yalanlar.
Hissettiklerim gerçek değil;
Gerçek olanlar hayaller gibi.
Gerçeği sahte yapanlar yine gerçekler;
Yeni gerçekler mantıkta bulansa gerek…
Beni hayattan soğutan,
Umursamazlığım…
Hiçbir şeyi umursamam,
Benimle ilgisi yoksa.
Bundan dolayı da üzülmem;
Bana faydaları yoksa.
İçimdeki kıskançlığı,
Yendirdi bana hayat.
Benden güçsüz adam,
Cumhurbaşkanı olmuş;
Bana ne!
Bazen insanlara,
Haksızlık ettiğimi düşünürüm.
O an bu düşünceden kurtulmazsam,
En berbat günümdür o gün.
Sürekli bir yamaca tırmanıyorum,
O kadar yüksek ki gelmiyor sonu.
Bazen, geri dönebilseydim, diyorum.
Artık geri dönmek için çok geç.
Geri dönersem;
Ayak izlerimi bulamamaktan korkuyorum.

Sonunu bildiğim bir hayatı,
Sonuna kadar yaşamak,
En nefret ettiğim şey,
Ama buna mecburum;
Kalbimin yaşaması için…

Sal

Bir karanlık rüya içinde,
Ne düşündüğümü düşünüyorum…
Sanki çıkmaz bir sokak;
Hayattaki acılar…

Herkesin kendine göre derdi var;
Bin bir dert içinde.
Kiminin bir rüyası bile yok,
Hayat dedikleri şu kentte.

Denizin ortasında
Bir salda mahsur kalmış gibiyim.
Yönümü değiştiren sadece akıntılar…
Bir çaba göstermiyorum,
Kurtulmak için;
İnsanların dost canlısı olduğu,
Bir adaya düşmekten korkuyorum.

Belki de sonsuza dek kalmak istiyorum;
İnsanların akıntılarla yönlendiği,
Kimselerin düşlerimi bilmediği,
Bu kentte…

Şiir

İki şiir yazdım;
Gerçekleri anlatan.
Çocuklar gibi,
Yazarken ağladım.

Çektiğim acıların,
İzleri kaldı satırlarda.
Umursamadım,bende,
Senin beni umursadığın kadar.

Ölümü yazdım bazen,
İnsanları eleştirerek.
İsteklere göre şiir yazdım,
Senin istediğin kadar…

Yazmayı bıraktım:
Sen okumayı bıraktığın için.
Sadece kendim için yazdım.
Kendimi kandırdım,
Bir gün okursun diye,

Yazdıklarımı biriktirdim:
Bir gün sana ulaşamazsam,
Boş kalmasın,
Kitabımın sayfaları.

Rüya

Yazamıyorum artık,
Kelimeleri biriktirerek.
Çünkü yalnızım,
Yalnızlığın tanımıyım.

Kimselerle konuşamıyorum.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak,
Bunu biliyorum.
Çünkü yalnızım,
Özgür olduğum kadar…

Her tarafım kumlarla kaplı.
Hepsi bir şeyler istiyor benden.
Şimdilik karşı koyabilirim,
Zaman ne gösterir? Korkarım.

Ruhumdaki yalnızlık;
Omuzlarımdan kalbime inerken,
Her hücrem inliyor,
Yalnızlığın acısından.
Tek inlemeyen gözlerim,
Arkadaş körü olduğundan.

Tanıdığım kimse kalmadı,
Hayat dedikleri şu rüyada.
Yaşadıklarım gerçek olamaz!
Tek gerçek olan varsa,
O da yalnızlığın acısı.

Yalnızlık beni öldürmez:
Verdiği şu acı olmasa.
Canım sıkılmaz bu rüyada.
Tek sıkılan kalbim;
Yalnızlığın acısından.

Bir arkadaşım olsa da;
Cimcikleyip uyandırsa,
Beni yalnızlığın acısından!

-isimsiz-

Güneşsiz bir sabah yaşamak istiyorum
Gözlerini görebilmek için
Sessiz bir dünyada ölmek istiyorum
Sesini duyabilmek için

Güneşin doğmadığı bir sabah
Gözlerini görürüm belki de
Sesini duyarım bir gün
Ayın parlamadığı bir gecede

Vadilerin hüznü çöktü üstüme
Seni de aşamadım ya
Artık duramam buralarda
Neden üzülemiyorum
Neden acı çekmiyorum
Hayatımın dönüm noktasında

Beni de geride bıraktın ya
Yedi yıllık sevgilim
Artık kalamam buralarda

Mutluluğun Acıları

Defterimin sayfaları gibi,
Günleri çeviriyorum hiç atlamadan.
Parmaklarımı ıslıyorum ara sıra,
Kapatmak için acılara takılmadan.

Her sayfaya o günümü yazıyorum.
Acı çektiğimi yazmak istemiyorum,
Bunu başarabilmek için;
Uzak duruyorum yeni dostlardan.

Her kaybettiğimde onları,
İçerimden bir şeyler gidiyor.
Sonunda öldürecek beni bu acılar…

Defterimin ilk sayfasına,
İçindekiler bölümü yaptım.
Gelişen olaylar için,
Geçmişten ders çıkarttım.

Defterimin sonuna,
Apandex yaptım;
Bazı kelimeleri bulup,
Anlamlarını hatırladım.

En dışına siyah harflerle,
“Hayatım” yazdım.
Altına, altın bir kalemle,
Bir gül kazıdım…

Yazmayı hiç aksatmadım:
Yazdıkça rahatladım.
Aklımda tutmam gerekmedi,
Geçmişimde olanları…

Acı çekmedim böylece;
Kalbime batan dikenlerden.
Hepsini unuttum gitti,
Sinemadaki filimler gibi.

Acıya yer yok hayatımda.
Mutluluğu önemsemiyorum;
Eğer acı varsa sonunda.
Olmayacağını bildiğim halde,
Çabaladığım için,
Çok acılar çektim geçmişten.
Etrafıma baktığımda,
Acı görüyorum sadece;
Mutluluk diye bir şey yok mu ne?

Git

Kara bir kedi var
Etrafımda dolaşan
Ne kadar dil döktüysem de
Kendimden öteleyemediğim

En büyük hakaretleri ettim
Bir işe yaramıyorsun dedim
En küçük lafına terslendim
Yinede çöpü devirdi

Nefret etmiyorum ondan
Sadece uzak dursun benden
Umutlarımı yeşertip de
Karanlık odaya kapatmasın

Rahatça emir vermek için
Kendine bağımlı yapmak için
Yaptığı yardımlarına
Nede ona ihtiyacım var

Uzun boyuna bakıp utanmadan
Yaptığı yapmacık sevgisiyle
Daha da küçülüyor gözümde
Bir gün ölecekte benim olacak suçu

Ölmek de Zor

Uçurumların kenarlarını,
Mesken tuttum kendime.
Yaptıklarımı ve yapacaklarımı,
Yargılamak için evimde.
Her zaman hazır oldum;
Mavi derinliklerde uçmaya.
Vazgeçebilirim her şeyden,
Maviliklere bürününce.

Parmaklarımın arasından,
Hayatın akıp gittiğini görmek,
Tek arzum benim,
Bir taşa adımı kazımak .

Bir dağın tepesine,
Bekçi yapsınlar beni.
Üzerime çiçek ekmesinler ki,
Gelip gitmesin canlılar.

Yaşadıklarımı anımsatacak,
Bir hatıra kalmasın bende.
Alın hepsini içimden,
Güzele dair ne varsa.

Resimlerimin külleri,
Gökyüzünü kaplasın.
Bir fırtınaya takılıp,
Sensiz vadilere varsın.

En çok ölümü arzulayan,
Kalbim değil benim.
Gözlerim kör olsa da,
Sesini duymasam.

En çok yaşamak isteyen,
Düşlerim değil benim.
Onlardan bir kurtulsam da,
Hayatı yeniden sevebilsem.

Bu dünyada ki en iyi şey;
Zamanı geri alamamak.
Yaptıklarımı yargılayıp,
Düzeltmeye çalışmamak.

Bu dünyada ki en kötü şey;
Yaşamak zorunda olmak.
Bunu bir kaldırsalar da,
Yolumuzu bulsak…

Çiçeksiz Vadi

Çiçeksiz bir vadide;
Yürüyorum ardıma bakmadan.
Sivri kayaların haşmetini,
Yalnızlıktan ölen canlıları görüyorum.

Gölgeleriyle beni takip eden,
Ölü çiçeksiz vadi,
Beni görünce canlandı birden.
Çekip gitmesem, yutacaktı sanki beni.

Çiçeksiz bir vadide;
Koşuyorum nefes nefese.
Özgürlüğü anlamaya çalışıyorum,
Terlerime karışan göz yaşlarımla.

Şu hayatta en güzel şey;
Ağlamak, sınırsızca ağlamak.
Hiçbir şeyden korkmadan,
Sevdiklerin için ağlamak.

Dünyamı gündüz eden yıldız,
Denizin üstünde alçalınca,
Bir ölüm korkusu sardı,
Çiçeksiz vadiyi de, beni de.