Yalnızsın

Bir yıldız oldum ben:
Seni görebilmek için,
Güneşe kafa tutan;
Batması için yalvaran.

Akşam üzeri dağlardan,
Vadilere inen senin rüzgarlar;
Seni bana getirir,
Ta uzaklardan.

Beraber yaşayalım dedim,
Çaba göstermedin.
Hep bir adım geride bekledin,
Beni ellere mahkum ettin.

Benimle büyüyen ağaçlar,
Meyveye durdu çoktan.
Ben aynı basamakta kaldım,
Sana takıldım çıkamadım.

Sensizlik de zor beraberlikte,
Beklemekte zor gitmekte,
Yaşamak da zor ölmekte,
Artık kendi kendi kendinesin, bunu bil.

Güneşin Kızı

Rüzgarı her hissettiğimde, seni hatırladım.
Ellerin kadar soğuk esti yüzüme,
Kalbin kadar sıcak çarptı yüreğime,
Gözlerin kadar anlamsız ve hoş;
Kalbimin sonbahar rüzgarları.

Denizlerin maviliğini göklere çıkarttım,
Uzayın yalnızlığını kalbime indirdim.
Seninle yaşadıklarımı hatırladım,
Ay ışığı altında onları yazdım.

Gök kuşağını renklerini yaşadım,
Çevremi onlarla boyadım.
Bir seni yaşayamadım,
Güneşin güzel kızı!

Güneşin gölgeye çekildiği vakit ,
Dağlardan vadilere indim;
Sana yakın olmak için.
Sıcaklığını hissedebilmek,
Soğuk ellerini tutabilmek için.
Ne olur artık sus!
Güneşin güzel kızı;
Seni unutabilmem için.

Ayrılık

Arkadaşlık sohbetle başlar,
İçinde yıllardır birikenleri anlatarak.
Anlatacakların bittiğinde,
Bir şeyler paylaşmamışsan;
Güzin abla olmuşsan,
Dost olmadan kalırsın, boynun bükük.

Anlatmadığın bir şeyler vardır,
Dostuna bile anlatamadığın;
Kan kardeşine anlatacağın.
Eğer oda sahte çıkarsa,
On sekiz yıl daha saklarsın.

Kendi kendini sınarsın bazen,
Bir şeye ulaşmak için çabalarsın.
Sırf kendini tatmin etmek için.
Eğer bu arkadaşlıksa,
Sakın dost sanma onu;
Anlatacakları bitene dek.
Söyleyecek sözün kalmadığında,
Espri yaptığında,
Seni hüzünlendiriyorsa,
Veda busesini kondur alnına.

İstanbul

Dağları çevreleyip sarmış yeşil bir bulut,
Yaşam fışkırıyor her tarafından.
Ağaçlar arasında küçük bir fidan,
Tehlikeye açık her yanından.

Kızıl alev her doğudan yükseldiğinde,
Bir korku başlıyor yüreğinde.
Bu daha ne kadar sürecek tanrım?
Bulutlara varıncaya dek dayanacak mıyım?

Ovalardan yuvarlanmak isteyen taşlar gibi,
Seni bekleyeceğim, sende beni bekle!
Sokaklarında kaybolmak istediğim ,
Taştan duvarlarla çevrili İstanbul.

Güneşin batışının görünmediği derin sokaklarda,
Rahatlamaya başladığım akşam vakitleri,
Unutulur gider eski hatıralar,
Tıpkı yaz gecesi yıldızları gibi.

Taş yığınları ve çöplerle dolu sahilinle,
Dalgaların kumsala vurmadığı denizinle,
Yuttuğun milyonlarca insanınla,
Beni de bekle İstanbul!

Mahkum

Sen bir çiçeksin, kalbimin ortasında.
Ben yaşadıkça yaşarsın.
Bir birimize saygı duyduğumuz sürece,
Mutlu olursun, mutlu olurum.

Sevgi yeterli değil mutlu olmak için;
Para, şan, şöhret değil bahsettiğim.
Güven duygusu, ölümüne güvenmek;
Gözü arkada kalmadan gidebilmek.

Kendime bile güvenemiyorum.
Sürekli benliğimle savaşıyorum.
Bu savaşı kazanabilirsem,
Bir gün sana güvenebilirim.

Depremde yıkılan binalar mı salih,
Çevremdekilerin üstüne yıkıldım.
Üzdüm, ezdim onları bir hiç uğruna.
Çekildiler kazazedeler gibi bir kenara.

Sen bir lüksün benim için,
Tanrım ben bunu niçin hakkettim.
Beni de diğer kulların gibi,
Bir saza mahkum etseydin.

Çiçekler

Çiçekler uzansa dudaklarıma,
Yaşadığım yere kadar.
Yaşlanıp ölüp gitsem,
Seni aradığım zamana kadar.

Çiçekler kadar hür olsam.
Beni koparacağından korksam.
Yeniden doğup da,
Bir çiçek olsam.

Senin değerini anlasaydım,
Seni sana anlattığımı yazmazdım.

Okulum

Yağmur yağdı havuz oldun.
Bahar geldi çiçek doldun.
Yakamda gurur kaynağım oldun,
Benim güzel okulum.

Sıraları karaladık, duvarları yazdık.
Camları kırdık, uçaklar attık.
Bahçe dekorunu çöplerle yaptık.
Yinede bizi mezun ettin okulum.

Çocuktuk büyüdük adam olduk.
Düşmandık, barıştık dost olduk.
Bir gün geldi aşık olduk.
Artık bitti mi okulum?

Bir mutluluk var kalbimde,
Sana anlatamadığım.
Bir hüzün var gözlerimde,
Senden saklayamadığım.
Yedinci seneyi de bitiriyoruz,
İşte geldik gidiyoruz.
Bizi de unutma okulum.

Bilmiyorum

Çöldeki bir çiçek gibiyim,
Bir damla su için savaşıyorum.
Yaşamak, yaşamak için savaşıyorum.
Mutlu olduğunu görmek istiyorum.

Dağların ardına baksan,
Belki görürsün beni ta ufukta;
Bir yere göç ederken.

Güldüğün yerlerde güller açmış,
Her tarafı yaşama sevincin sarmış.
Hayatın beni yıktığı yerde,
İki taş arasında kalmış.

Anne

Saçlarına yıldızların beyazlığı düşmüş.
Gecelerin karanlığı gözlerine,
Bana olan sevgin yinede bitmemiş.
En çok değer verdiğim sen.

Yılların yorgunluğu omuzlarına,
Bu uzun hayat yolu ayaklarına,
Ellerinin ağırlığı kollarına düşmüş,
Yinede vazgeçmemişsin sen.

Günlerce pencerede beklemişsin.
Bir telefon bari eder demişsin.
Değerini sonradan anladım,
Yinede kızmamışsın sen.
Zaman su gibi akıp geçse,
Saçlarıma beyazlık bile düşse,
Yine seni arardım.
Kalbimin temelindesin sen.

En güzel çiçekten daha güzelsin.
Karlardan bile temizsin.
Yıldızlardan daha yücesin,
Benim güzel annem.

Al Beni

Seni kaybetmek istemiyorum,
Nede unutmak.
Bir çiçek olarak kal,
Sonsuza dek kalbimde.

Dalgalar sahile vurdukça,
Bende hayaller ülkesine vurdum.
Seni düşündüm sadece,
Gerçek ol ne olur.

Bende geleyim yanına,
Karanlıklar ülkesine.
Bir gün yeşerip çıkarım,
Al beni de toprak ana!